Yeni giysiler sağlığınızı tehdit ediyor
Mağazada denk geldiğinizde gözlerinizi ışıldatan o yepyeni kıyafeti bir an önce üstünüzde görmek isteyebilirsiniz. Ancak kumaşında barındırdığı davetsiz misafirlerle sağlığınızı riske atmadan bir defa daha düşünün.

Mağazada denk geldiğinizde gözlerinizi ışıldatan o yepyeni kıyafeti bir an önce üstünüzde görmek isteyebilirsiniz. Ancak kumaşında barındırdığı davetsiz misafirlerle sağlığınızı riske atmadan bir defa daha düşünün.
Hemen her kadın alışveriş yapmaya, dolabına yeni giysiler eklemeye bayılır. Alışverişten eve geldiğinizde poşetten çıkardığınız yeni giysiyi ‘temiz’ göründüğü için bir hevesle giymeyi düşünebilirsiniz. Peki bu yeni kıyafetleri yıkamadan giymenin cildinize zararlarını biliyor musunuz? Her ne kadar yeni bir ürün olsalar da asla temiz değiller…
Öncelikle yeni giysilerin endüstriyel kirlerle kaplı olduğunu unutmamalısınız. Çoğu hazır giyim üretim fabrikası kentsel sanayi bölgelerinde kuruludur. Bu fabrikaların havalandırmalarından sızan tüm toz ve kir de o bayıldığınız giysinin kumaşına yapışıyor. Ayrıca nin üretim sürecinde kullanılan, cildiniz için zararlı olabilecek kimyasallar da kumaşla birlikte evinize taşınıyor. Bunlardan en çok kullanılanı ise birçok parlak renkli boyada bulunan kurşun ve çoğunlukla kırışmayan giysilerde tercih edilen kanserojen madde formaldehid! Özellikle dikkat etmeniz gereken giysiler ise tabii ki doğrudan teninize temas edecek olan iç çamaşırı, pantolon ve çoraplar…
Kumaşlarla birlikte taşınan zararlı kimyasallar deriye işleyerek hassas ciltli kişilerde egzamaya davetiye çıkarabilir. Sırf bir kıyafetin mağazadaki o muntazam ütülü hâlini bozmamak için yıkamamanız size derinizde kızarıklık, kuruluk, kaşıntı ve pullanma gibi problemler doğurabilir. Eğer çok fazla terleyen bir vücuda sahipseniz risk sizin için daha da büyük. Terli derinin kimyasalları geçirme ihtimali çok daha yüksektir.
Yeni aldığınız bir giysiyi kokladığınızda o keskin boya kokusunu alabilirsiniz. Giysilerinizi tabii ki bir yıkamada bu tehlikeli kimyasallardan arındırmanız mümkün değil ancak önemli ölçüde azaltarak sağlığınız için tehdit oluşturmasının önüne geçebilirsiniz.
Kimyasalların dışında işin bir de parazit boyutu var. Mağazadan kıyafet alırken sizden başka kaç kişinin denediğini, tenine, terine, mantarına, açık bir yarasına temas ettiğini asla bilemezsiniz. Bu riskler internetten yapacağınız alışverişler için de geçerli, sonuç olarak iki tıklamayla sepetinize attığınız kıyafete de sizin elinize ulaşana kadar kaç kişi tarafından dokunulduğunu bilemiyorsunuz. Üstelik çevrimiçi alışverişlerde de bir ürün satılır, beğenilmez ya da beden uymazsa iade edilir. Ürün tekrar kalite kontrolden geçer ve başka bir alıcıya gönderilmek üzere paketlenir. Kısaca yine ilk giyen asla siz olamazsınız. İşte bu yüzden küçük bir ihtimal bile olsa bit, bakteri, mantar gibi parazitleri görmezden gelmeyin.
Balkonunuzda biraz yeşil görmek, sebze bahçesi oluşturmak istiyorsanız mayıs ayında işe koyulmak harika bir adım olacaktır. Mayıs ayında balkonunuzdaki bir saksıya salataların olmazsa olmazı maydanoz ekebilirsiniz. İki yıllık bir bitki olan aromatik bitki maydanoz hızlı büyüyerek çok ürün verecektir. Pazı da balkonunuzda kolayca büyüyecek, sofralarınıza lezzet katacaktır. Balkonunuzu çeri domatesle renklendirmeye ne dersiniz? Çok sayıda çeşidi olan çeri domatesin balkonunuz için en uygun olanını seçmeniz şart. Çeri domates güneşe çok fazla ihtiyaç duyduğu gibi, kuraklığı da hiç sevmez. Büyümek için özenle sulamanızı bekleyecektir. Acı biber ve kuru soğan ise zaten minik balkonların olmazsa olmazlarından…
Kıyafet seçiminden dekorasyona kadar birçok detaya anlam katan renkler, hayatın her alanına da etki eder. Her rengin karşımızdaki kişiye hissettirdiği farklı bir anlamı vardır. Sıcak havaların gelmesiyle birlikte mağazalarda en çok rastladığımız ise turuncu giysiler oluyor. Turuncu, renklerin içinde en çok enerjiyi yükseltenlerden biridir. Dikkat çeken bu renk, kırmızıdan sonraki en sıcak ton olmasıyla ön plana çıkıyor. Mutluluk, cesaret, güven ve canlılığı simgeleyen bu renk genel olarak dışa dönük insanların favori renklerindendir. Özellikle gençleri hedef alan kafelerin dekorasyonunda ise turuncu boya tercih edilerek ortama neşe ve enerji getirmesi hedeflenir.