Bize enjekte edilen zehrin panzehiri tarih şuurudur
Tarih sahnesinden ‘insan’ hikayelerini günümüze taşıyan romanlarıyla tanınan Mine Sultan Ünver, ‘Sesin Efendisi’ olarak tanınan büyük bestekar Itri hakkında bir ilk romana imza attı.

Hilalin İki Ucu, Bezm-i Alem Valide Sultan/Derd-i Aşk, Sultan’ın Aşkı ve daha başka tarihi romanlarıyla tanınan yazar Mine Sultan Ünver şimdi de, Türk müziğinin eşsiz dehası Buhurizade Mustafa Itri’yi anlattığı ‘Sesin Efendisi-Mucizem’ adlı romanıyla gündemde. Ünver, Mona Kitap’tan çıkan romanını Star’a anlattı.
Tarih aidiyet kazandırır
Bugüne kadar sevilen tarihi romanlara imza attınız. Osmanlı dönemine bu ilginiz nereden kaynaklanıyor?
Tarihini bilmek kişiye sağlam bir aidiyet kazandırır. Özellikle bizim gibi kadim medeniyeti olan bir milletin, günümüz gaflet ve bezginliğinden sıyrılabilmesi, silkinip doğrulması, neler yapabileceğinin ve yapması gerektiğinin şuuruna ermesi için tarihini bilmesi çok önemli. Tarih, varlığımıza enjekte edilen zehre, panzehir olabilecek kudrette bence.
Kitapta Evliya Çelebi ve Kırım Hanı Giray Han gibi renkli kişilikler de var. Onları neden dâhil ettiniz?
Romanlarımın temeli, tarihi gerçekliği olan insanlar olsa da, dönemi de anlatmayı hedeflerim. Dönemin ana iskeletini kurmanın en iyi yolu ise anlattığım zaman diliminde yaşayan, bilinen isimlere de yer vermektir. Üstelik kurgu da zenginleşir. Itri, Evliya Çelebi, Nabi gibi önemli insanlarımızla çağdaş. Hatice Turhan Sultan, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa da var romanda.
Itri’nin iç çatışmaları da yer alıyor romanda…
Itri Mevlevi’dir. Nitekim, Mevlevi mukabelesinde okunan bir Segah ayinini de o bestelemiştir. Itri’yi iç çatışmalarıyla sunmaya çalıştım. O yüzden romanın ana teması şu; Sınanmadan bilemezsin!
Itri esir kethüdasıydı
Itri’nin hayatına dair sizi şaşırtan ne oldu?
Onun Esir Kethüdalığını seçmesi beni çok şaşırttı. Sebebi; dünyanın dört bir tarafından gelen güzel sesleri ve müzik kültürlerini tanımak. Bazı tarihçiler Itri’nin kimi zamanlar gizlice Avrupa’ya gittiğini ve buraların müziğini araştırdığını söylerler. IV. Mehmet ise sanatkara bunu yapmasını yasaklamış. Belki de bu yasak yüzünden musikişinasımız dünyayı tanımak adına bir yere gidemeyince, İstanbul’a gelen dünya insanlarını tanımak istedi. Güzel sesleri ve yetenekleri keşfedip yetiştirmek, yeryüzünde söylenen müziği tanıyarak sanatını geliştirmek için.
Kahramanları severiz ama sanatkarları yetim bıraktık
ÜNVER: UNESCO, 2012 yılını Itri ve Nabi’yi anma yılı ilan etmişti. Maalesef etkinlikler zayıf kaldı hakkını veremedik. Oysa Buhurizade Mustafa Itri, Sebastian Bach’ın bizdeki eşdeğeri olarak görülür. Biz zaferleri ve kahramanları severiz. Bilim adamlarımız ve sanatkarlar genellikle yetim kalır. Itri de maalesef ki böyle olmuş. Dolayısıyla ona dair hiç roman yok. Bu romanı, Itri’yi daha iyi tanıma, tanıtma adına görev bilinci ile kaleme aldım. Kabe’de, her dilden, renkten ve milletten Müslümanın onun bestesi tekbirle cezbolması sizce de büyüleyici değil mi? Acziyet ve kudreti hangi kelimeler bu denli bir arada ifade edebilir? Başka hangi nota! O, hakikaten sesin efendisi.
KAYNAK : STAR GAZETESİ