FİRMANDEX'E HOŞGELDİNİZ!

Hayırlı ve hayırsız insanların özellikleri

İnsanlar yaşantılarına göre hayırlı ve hayırsız olarak ikiye ayrılır. Peki bu insanların özellikleri nelerdir?İşte detaylar…

Hayırlı ve hayırsız insanların özellikleri

18 Şubat 2018 Pazar 19:38

Hayrın ve Şerrin Tarifi

Hayır, mutlak iyilik manasınadır. (1)

Şer, zarar, hasar ve kabahatlere sebep olan şeydir. Hayrın mukabilidir. (2)

Kur’ân-ı Kerîm’de hayır kelimesi 139 yerde, şer kelimesi ise 30 yerde geçmektedir.

Hayır kelimesi, Kur’ân-ı Kerîm’de dünyanın huzurunu ve cenneti kazanmada kullanılan mal manasında kullanıldığını da, hadîs-i şerîfte ise hayrın ilim manasında kullanıldığını da görüyoruz. Çok yerde hayır, maruf yani iyilik manasında kullanılmıştır. Maruf ise İslâm’ın uygun görüp aklın da tasvip ettiği şey, fıtratı bozulmamış bütün insanlar tarafından iyi kabul edilen şey manasındadır.

Kur’ân-ı Kerîm, insanı hayırlı kılmak; hem dünyada hem âhirette yani ebedî cennette huzurlu kılmak için gönderilmiştir. Bu huzurun gerçekleştirilmesi için özel bir teşkilatın bulunmasını emretmiştir:

Sizden hayra çağıran, marufu/iyiliği emreden, münkerden/kötülükten alıkoyan bir ümmet/topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendileridir.”[3]

Bu âyet-i kerîme hakkında Hamdi Yazır, tefsirinde şöyle izah etmiştir:

Hayra davet (çağırma), dine ve dünyaya ait bir iyiliği içeren herhangi bir şeye davettir ki, birliğin ve İslâm’ın esasıdır. İyiliği emretmek ve kötülüğe engel olmak da bunun önemli bir kısmıdır. Maruf (iyilik), İslâm’ın gereği olan Allah’a itaat; münker (kötülük) de İslâm’ın gereğine uymayıp, Allah’a karşı gelmek demektir. İyiliği ve kötülüğü Allah’ın ipinden başka ölçü ile ölçmeye kalkmak, isteklere ve nefse ait arzulara uymaktır ki, bu da ayrıcalık yapmaktır.[4]

Hz. Peygamber (s.a.s.), iyiliği şöyle tarif etmiştir:

İyilik, güzel ahlaktan ibarettir. Günah ise kalbini tırmalayıp durduğu halde insanların bilmesini istemediğin şeydir.”[5]

Vâbisa İbni Ma’bed (r.a.)’den rivayet edildiğine göre şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.s.)’ın huzûruna varmıştım. Bana:

İyiliğin ne olduğunu sormaya mı geldin?” buyurdu.

 Evet, dedim. O zaman şunları söyledi:

Kalbine danış. İyilik, nefsin uygun gördüğü ve yapılmasını kalbin onayladığı şeydir. Günah ise içini tırmalayan ve başkaları sana yap diye nice nice fetvâlar verse bile içinde şüphe ve tereddüt uyandıran şeydir.” [6] 

b) Hayırlı İnsanın Özellikleri

1. İlmi sahih, niyeti hâlis, hedefi doğru

2. Yolu, mustakim

3. Prensipleri isabetli

4. Ahlâkı güzel

5. Ameli sâlih

1. İlmi sahih, niyeti hâlis, hedefi doğru

İlim sahih olursa iman da amel de sahih olur; ilim yanlış olursa iman da amel de yanlış olur. Doğru bilgi, doğru iman ve doğru amel demektir. Müslümanın iman ve amel için ilk bilgi kaynağı Kur’ân-ı Kerîm ve Sahih Sünnettir, Kitap ve Sünnete uyan diğer bilgilerdir.

Hâlis niyet, doğru hedef, sırf Allah’ın rızasını kazanmaktır. Gaye, Allah’ın rızası olmazsa, amel yani ibadet, ahlâk ve ahkâm makbul olmaz.

2. Yolu, mustakim

Mustakim yol, öncüleri masum olan peygamberlerin ve onlara tabi olan sıddıkların, şehidlerin ve sâlihlerin yoludur. Çünkü yolun doğrusu, doğruların yoludur. Zira peygamberler, Allah tarafından özel yetiştirilmiş, eğitilmiş, kâmil/kemale ermiş, mükemmel/kemale erdirilmiş ve mükemmil/kemale erdirici kılmış sonra kâmil ve mükemmel din ile gönderilmişlerdir.

3. Prensipleri isabetli

Sahih bilgi, halis niyet, doğru hedef olur da takva olursa hikmet verilir. Hikmet ehli, isabetli prensip sahibi olur. En isabetli prensip sahibi Allah tarafından özel yetiştirilen Peygamber Efendimizdir. Her konuda en güzel prensip en güzelin prensibidir. Öyle ise bizim için, konuşmada, beşerî ilişkilerde, yemede, içmede, dinlemede, selam vermede, tebliğde, cihada, yönetimde, ticarette, ev idaresinde, devlet yönetiminde en güzel prensipler Peygamberimizin prensipleri yani ahlâkı ve uygulamalarıdır.

4. Ahlâkı güzel

İman kemale erince ahlak da kemale erer. Çünkü ahlakın kemal derecesi imanın kemal derecesi ile doğru orantılıdır. İşte bundan dolayı Hz. Peygamber (s.a.s.):

“Mü’minlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlakı en iyi olanıdır. Hayırlınız, kadınlarına karşı hayırlı olanlardır” buyurmuştur.[7]

5. Ameli sâlih

Sâlih amel, imana uygun olan, ihlâslı ve Hz. Peygamber (s.a.s.)’in uygulamalarına uygun olan ameldir. Çünkü imanın reddettiği, ihlâsın olmadığı ve Sünnete uygun olmayan amel, merdut/reddedilen amel demektir.

Komşusu, akrabası ve arkadaşı tarafından iyi denen kimse, gerçekten iyidir.”    Hz. Ömer (r.a.)

Kimler hayırlıdır? Hayırlılar kimlerdir?

Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in en hayırlı dediği kimseler:

“Sizin en hayırlı olanınız, ahlâk bakımından en güzel olanınızdır.”[8]

Sizin en hayırlınız, hüküm vermede en güzel olanınızdır.”[9]

Hz. Peygamber (s.a.s.): “Sizin emîrlerinizin/idarecilerinizn en hayırlısını ve en şerlisini size bildireyim mi?” Şöyle buyurdu:

Onların (idarecilerin) en hayırlısı, sizin sevdikleriniz ve sizi sevenler, sizin dua ettikleriniz ve size dua edenleri; emîrlerinizin en şerlisi de kendilerine buğzettiğiniz ve size buğzedenler, lanet ettiğiniz ve size lanet edenleridir.”[10]

Allah katında arkadaşların en hayırlısı, onların arkadaşına en hayırlı olanı, komşuların da Allah katında en hayırlısı komşusuna en hayırlı olanıdır.”[11]

 “Sizin hayırlınız, hayrı umulan ve şerrinden de emin olunanız; sizin en şerliniz de hayrı umulmayan ve şerrinden emin olunmayan kimsedir.”[12]

Beyhakî’nin Hz. Ömer (r.a.)’den rivayetle Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

Ümmetimin hayırlıları, görüldükleri zaman Allah hatıra gelenlerdir.”

Sizin hayırlılarınız, kendisini görmek, size Allah’ı hatırlatan; konuşması, ilminizi artıran; ameli de sizi âhirete teşvîk edendir.”[13]

Ahmed b. Hanbel’in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

Sizin hayırlınız, ömrü uzun ameli güzel olandır.”

Sizin hayırlınız, dünyası için âhiretini, âhireti için de dünyasını terk etmeyen ve insanlara yük olmayandır.”[14]

İnsanların en hayırlısı, onların insanlara en faydalı olanıdır.”[15]

İşin hayırlı olanı, faydalı olanıdır.”[16]

Kadınların hayırlısı, baktığın zaman sana sürur veren, emrettiğin zaman sana itaat eden ve senin gıyabında kendi nefsini  ve senin malını koruyandır.”[17]

 “Sizin en hayırlınız, Kur’ân ilimlerini öğrenen ve Kur’ân ilimlerini öğretenlerinizdir.”[18]

En hayırlı iş, sorumluluklarımızla ilgili ilim öğrenmektir. En büyük ilim de yegane büyük olan Allah Teâlâ’nın ilmi olan Kur’ân-ı Kerîm ilmi ile uğraşmaktır.

Hayırlı insan, maddî olarak ve cismen sıkıntı çekse bile ruhen huzur içinde olan kimsedir. Hayırlı insan cennet ehlidir, cehenneme girmeyen kişidir. Çünkü cennete iyiler girer, cehenneme de kötüler girer; iyi kimse cehenneme girmez. İşte bu konuda İbni Mes’ûd (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

Cehenneme kimin girmeyeceğini veya cehennemin kimi yakmayacağını size haber vereyim mi? Cana yakın olan, herkesle iyi geçinen, yumuşak başlı olup insanlara kolaylık gösteren kimseleri cehennem yakmaz.”[19]

Büyük ve üstün insan, daima memnun ve rahattır. Küçük insan ise daima üzüntü ve telaş içindedir.”      Konfüçyüs                                                                                             

c) Şerli İnsanın Özellikleri

Kur’ân-ı Kerîm, yaratılanların en şerlisi ile en hayırlısını şöyle belirtmiştir:

Gerçek şu ki, ister Kitap ehlinden olsun, ister müşriklerden olsun o kâfir olanlar cehennem ateşindedirler, orada ebedî kalıcıdırlar. Yaratılanların en şerlileri işte bunlardır.”[20]

İman edip salih amel işleyenler ise, işte bunlar yaratılanların en hayırlılarıdır.”[21]

1. Bilgisi yanlış ve bâtıl

Bilgi kaynağı yanlış olursa öğrendiği de yanlış olmuş olur. Yanlış bilince itikadı da yanlış olur. İtikadı yanlış olursa ameli de makbul olmaz. İmanı-küfrü, helali-haramı, hayrı-şerri bilmede ve iman edip amel etmede kaynak vahiy yani Kur’ân-ı Kerîm ve Sahîh Sünnettir.

2. Niyeti bozuk, hedefi basit

Şerli insanın niyeti, sadece nefsini tatmindir ve hedefi dünyalık için çalışmadır. İnsanların değeri, değer verdiği şeylerle ölçülür. Basit adamın hedefi de basit olur. Davası büyük olanın, kendisinden üstün hedefi olur. İnsandan üstün elbette Allah ve rızasıdır.

İnsanın değeri, aradığı şeydir.” Mevlânâ

 “Ey Hakkı, halifezadesin, makbulsün, Kalbinde ne varsa sen ona kulsun.”    İbrahim Hakkı Erzurûmî                                

3. Yolu eğri

Eğrilerin yolu eğri olur, doğruların yolu da doğru olur. Doğru hedefe eğri yol ile ulaşılmaz.

Eğri ok, doğru yol almaz.”   Mevlânâ                                                       

4. Ameli ve ahlâkı kötü

Amelî hayatı, nefsin isteği doğrultusunda, şeytanın kalbine attığı doğru zannettiği yanlışlara göredir. İşte bu feci durumu Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’inde şöyle ifade buyurmuştur:

Size, amelce en çok kayıpta bulunanları haber verelim mi?” de. Dünya hayatında, çalışmaları boşa gitmiştir, üstelik kendilerinin muhakkak iyi yaptıklarını zannederler. Bunlar, Rablerinin ayetlerini ve O’na kavuşmayı inkâr edenlerdir. Bu yüzden amelleri boşa gitmiştir. Kıyamet günü Biz onlar için ölçü/mîzan koymayacağız. İşte onların cezası; inkârlarına, peygamberlerimi ve ayetlerimi alaya almalarına karşılık olarak, cehennemdir.”[22]

Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz

Rütbe-i aklı görülür eserinde.”    Ziya Paşa

d) Hayır ve Şer Konusunda Bize Gerekenler

1. Hayra ulaşmak için hayrı bilmek, şerden ve şerlilerden korunmak için şerri ve şerlileri delilleri ile bilmek

2. Hayra yönelmek, hayırlı olmaya azmetmek

3. Hayırlı olanlarla kendimizi kıyas etmek

4. Hayırlı bir cemaat içinde olmak ve cemaatte bir görev almak

5. Hayırlı olan insanları masum görmemek, hata ettikleri zaman hemen ayrılık ve düşmanlık düşünmemek

6. Herkese layık olduğu unvanı ve görevi vermek; olduğundan fazla ne büyütmek ne de de küçültmek

7. Hata ettiğimiz zaman ümitsizliğe düşmeyip hemen tövbeye yönelmek ve tövbe edenlerle birlikteliğe dikkat etmek.

 

[1] Ahmed Rifat, Tasvîr-i Ahlâk, s. 135. Yayına Hazırlayan, Hüseyin Algül, Tercüman 1001 Temel Eser.

[2] Ahmed Rifat, a.g.e., s. 297.

[3] Âl-i Imrân sûresi (3), 104.

[4] Yazır, Hamdi, Hak Dini Kur’ân Dili, II, 407.

[5] Müslim, Birr, 14-15; Tirmizî, Zühd, 52.

 [6] Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 227-228; Dârimî, Büyû’, 2.

[7] Tirmizî, Radâ’, 11; Ebû Dâvûd, Sünnet, 15; İbni Mâce, Nikâh, 50.

[8] Tirmizî, Birr, 47.

[9] Tirmizî, Büyû’, 75.

[10] Tirmizî, Fiten, 77.

[11] Tirmizî, Birr, 28.

[12] Tirmizî, Fiten, 76.

[13] Münâvî, Feyzu’l-Kadîr Şerhu Câmiı’s-Sağîr, III, 467.

[14] Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ ve Müzîlü’l-Elbâs, I, 393.

[15] Aclûnî, a.g.e., I, 393.

[16] Aclûnî, a.g.e., I, 395.

[17] Aclûnî, a.g.e., I, 395.

[18] Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân, 21; Ebû Dâvud, Salât, 349; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân, 15; İbn Mâce,      Mukaddime, 16. [19] Tirmizî, Kıyâmet, 45.

[20] Beyyine sûresi (98), 6

[21] Beyyine sûresi (98), 7.

[22] Kehf sûresi (18), 103-106.

 

 

 

KAYNAK : yeniakit

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ