‘Sevinç Hanım ölmesin, bu radyo da susmasın’
Trabzon’da 13 yıldır yatağa bağımlı yaşayan eşinin yanından bir an olsun ayrılmayan 78 yaşındaki Naci Gürer, karısına, başucundaki radyodan sağlığında sevdiği sanat müziği parçalarını dinletiyor. Eşine bakmayı yük veya eziyet olarak görmediğini söyleyen Gürer, devletin desteğini esirgemediğini söyleyerek “İşte sosyal devlet bu” diye konuştu.

Emekli öğretmen 78 yaşındaki Naci Gürer, 13 yıl önce alzaymıra yakalanan, ardından geçirdiği beyin ameliyatı sonrası yatağa bağımlı hale gelen 68 yaşındaki eşi Sevinç Gürer’i ilk günkü aşkla, bir an olsun yalnız bırakmıyor.
Yarım asrı aşkın zamandır evli olan 4 çocuk babası Gürer, yaptığı açıklamada, eşini burnundan mamayla beslediğini söyledi. Sağlıktan daha önemli hiçbir şey olmadığını belirten Gürer, eşi için yaşadığını ifade etti. Eşinin yanından bir an olsun ayrılmak istemediğini vurgulayan Gürer, karısının hastalığı sürecinde toplumdan koptuğunu dile getirdi.
Yük ve eziyet değil
Sosyal bir insan olmasına rağmen hiçbir zaman dışarı çıkmayı özlemediğini anlatan Gürer, “Artık kendimi eşime adadım. Çok iyi yaşadık, çok iyi günler gördüm. Bu Allah’ın takdiridir. Hanımıma devlet aylık 2 bin lira masraf ödüyor. Belediyeden gelip evimi temizliyorlar. Bunlar büyük bir nimet. Bunlar yapılmasaydı ne olacaktı? İşte sosyal devlet bu” dedi.
Gürer, eşinin ölmesinden büyük korku duyduğunu belirterek, “Ona bir şey olursa elinden oyuncağı alınmış bir çocuğa dönerim. Bunu yük, eziyet kabul etmiyorum, Allah’ın bana bir ikramıdır. Belki Allah beni bunun yüzünden affedecek. Hiçbir zaman için ‘of’ bile demedim. Eşimi çok seviyorum.” diye konuştu.
‘TRT musikisini çok severdi’
Hayat arkadaşının sağlığında müzik dinlemeyi çok sevdiğini ifade eden Gürer, şunları kaydetti:
“Osmanlı İmparatorluğu zamanında sinir ve ruh hastalıkları müzikle tedavi edilirdi. Hele hicaz makamı bu hastalar için çok muazzamdı. TRT radyoyu açarım, devamlı Türk sanat müziği çalıyor. Ona dinletirim. Çünkü sağlam olduğu zaman da Türk musikisini çok severdi. Kendisine ait radyosunu açıyorum, onla sanki sükun buluyor, rahatlıyor. Bu saatten sonra en büyük arzum Sevinç Hanım ölmesin, bu radyo da susmasın. Çok dindar bir hanımdı, hac ibadetine beraber gittik. Bazen açıp Kur’an da dinletiyorum. İlahileri dinletiyorum. Daha önceden bildiği ilahiler ona çok tesir ediyor.”
Kızını 36 yıldır sırtında taşıyor
Siirt Afetevler Mahallesi’nde yaşayan Halime Ekinci (58), 4’ü kız 7 çocuğu bulunmasına rağmen zamanının büyük bölümünü bedensel ve zihinsel engelli olarak dünyaya gelen 80 santimetre boyundaki ve 36 yaşındaki kızı Bedia Ekinci’ye ayırıyor.Hayatını ağır engelli kızının bakımına adayan Ekinci, gösterdiği fedakarlıkla sevginin ve şefkatin de timsali oldu.Anne Ekinci, kızıyla geçen yaşamını anlattı. Kızının dünyaya gelmesiyle yaşamının değiştiğini, o günden sonra bütün vaktini engelli kızına ayırdığını ifade eden Ekinci, hiç okula gidemeyen, konuşamayan kızının sosyalleşmesi için de elinden gelen gayreti gösterdiğini söyledi.’Yoruluyorum ama hiçbir zaman bıkmadım'”Doğduğunda bebek olarak kucağıma aldığım kızımı o zamandan beri sırtımda taşıyorum. Kızımı sırtımda taşımaya ve onun ihtiyaçlarını karşılamaya mecburum. Annelik fedakarlık gerektiriyor.” diyen Ekinci, kızını yıkadığını, yemeğini yedirdiğini, uyuduğunda kolunu ona yastık yaptığını anlattı.Ekinci, kızını doktora da sırtında götürdüğünü belirterek, “Boyuna göre kilosu ağır olduğu için yoruluyorum ama hiçbir zaman bıkmadım” dedi.Tekerlekli sandalye kullanamıyorBaba Mehmet Ekinci de kızının ihtiyaçlarını karşılamasında eşine yardımcı olduğunu söyleyerek, gösterdiği fedakarlıktan dolayı kendisine minnet duyduklarını dile getirdi. “Anne ve baba olarak yaşlandık. Eşim yoruldu. Ben de geçimimizi sağlamak için çalışıyorum.” ifadelerini kullanan Ekinci, kızının tekerlekli sandalye kullanamadığını, onu gezdirebilecekleri bir otomobil sahibi olmayı çok istediklerini kaydetti.
KAYNAK : Yenişafak