Tarihi manastır turizme kazandırılacak
Gümüşhane’de 65 metre yüksekliğindeki kayanın oyulmasıyla yapılan tarihi Çakırkaya Manastırı turizme kazandırılacak.

Gümüşhane’de 13-15’inci yüzyıllar arasında yapıldığı değerlendirilen Çakırkaya Manastırı turizme kazandırılacak.
Şiran ilçesinin 1295 rakımlı Çakırkaya köyü Kozağaç mevkisinde bulunan ve 65 metre yüksekliğindeki kayanın oyulmasıyla yapılan tarihi manastırda, kayalardan yontularak oluşturulmuş sekiz destek sütunu bulunuyor.
Yapıldığı tarihten günümüze kalan kilise, şapel ve birkaç küçük mekanın yer aldığı manastırda incelemelerde bulunan Gümüşhane Valisi Okay Memiş, gazetecilere yaptığı açıklamada, manastırın restore edilerek turizme kazandırılması için çalışma başlatılacağını söyledi.
Çakırkaya Manastırı’nın dış görünümü.
“Sümele Manastırı’nın potansiyeline sahip”
Memiş, Çakırkaya Manastırı’nı ilk defa incelediğini ve çok etkilendiğini dile getirerek, manastır içerisindeki kolonların kesilmiş olmasından büyük üzüntü duyduğunu ifade etti.
Çakırkaya’nın, Gümüşhane’nin Sümela Manastırı olabilecek potansiyele sahip olduğuna dikkati çeken Memiş, “Çakırkaya Manastırı’nın yolunu parke yapacağız. Manastırın turizme kazandırılmasına yönelik çok ivedi şekilde proje hazırlatacağız ve burayı turizme kazandıracağız. Manastıra gece aydınlatması da yapabiliriz. Bu çok güzel olabilir. Burası Avanos gibi şık bir yer olacak. Burayı çok ufak dokunuşlarla turizme kazandıracağız” dedi.
Cenaze sahiplerinin istekleri ‘Yok artık’ dedirtiyor
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü’nden emekli olduktan sonra görev yaptığı sırada vatandaşlardan gelen tuhaf talepleri, ilginç miras anekdotlarını ve yaşadığı enteresan olayları “Cenazemiz Var” adlı kitapta bir araya getiren yazar Aliseydi Turan, soruları yanıtladı.Mezarlıklar Müdürlüğü’nde 10 yıl boyunca çeşitli idari görevler üstlendiğini dile getiren Turan, bu sürede yüzlerce farklı olaya ve hikayeye tanık olduğunu söyledi.Turan, altı ay önce emekli olduğunu belirterek, “Kitap üzerinde ise iki yıldır çalışıyorum. Yaşadığım ve aktarılan ilginç anıları kitaplaştırmak tam iki yılımı aldı.” diye konuştu.Görev süresi boyunca “insanlar ölüm gerçeğine yeterince aşina değil” düşüncesine kapıldığını aktaran Turan, “Gördüm ki insanlar cenazelerini defnetmeye geldiğinde, miras konularında, acılarını yaşamakta ve matem tutmakta çok farklı alışkanlıklara sahip. Acıların mezarlıklarda bırakılıp kapıdan çıkışta ölüm hiç yokmuş gibi yaşayan insanlar beni bu kitabı yazmaya sevk etti.” ifadelerini kullandı.”Kocam karanlıktan korkar, yanına el feneri bırakalım”Turan, kitabında yer verdiği bazı önemli olay ve anıları da AA muhabiri ile paylaştı.Bazı vatandaşların ölüm sonrası için enteresan vasiyetlerde bulunduğunu anlatan Turan, şunları kaydetti:”Denizci bir vatandaşımız ‘Vefat ettiğimde beni sandalla karşıya geçirin’ diye vasiyette bulunmuş. Çocukları vasiyeti bize bildirince biz de elimizden gelen tüm desteği verdik. Cenaze görevlilerimizi de onlarla yolladık ve Üsküdar’dan kalkacak cenaze konusunda merhumun vasiyetini yerine getirmiş olduk. Bir kadın da kocasının defnedileceği sırada imama yaklaşarak diyor ki: ‘Hocaefendi, kocam karanlıktan korkar, yanına şu el fenerini bırakmak istiyorum.’ Vatandaşımız ısrar edince el fenerinin ışığını açarak mezarlığın içine bırakıyor.””Öldü sanılan bebeğin morgda dirildi””Öldü sanılan bebeğin morgda dirilmesi, mezara el feneri, içki ve sigara bırakılmasına kadar çok farklı taleplerle karşılaştık.” diyen Turan, şöyle devam etti:”Yine bir bebek morgda parmaklarını kıpırdatınca hayata döndüğü anlaşılıyor. Tam defnedilmeye götürüleceği sırada yaşadığı fark edilen bebek hala ‘Parmak İsmail’ adıyla anılıyor. Kabre içki ve sigara bırakılmasından, cenaze ile 3G ile irtibat kurulmasının merak edilmesine kadar çok ciddi olaylarla karşılaştık.”Birbirinden enteresan anılar ve değerlendirmelerTuran, ölümü “hem bir var oluş hem de bir yok oluş” şeklinde niteleyerek, kitabında enteresan yaşanmışlıkların dışında İstanbul’daki mezarlık fiyatları, cenazelerin iç turizme katkısı, farklı cenaze gömme adetleri, ölünün arkasından yakılan ağıtlar ve ölüm gerçeğine dair farklı değerlendirmelere de yer verdi.
KAYNAK : Yenişafak